TEVHİDİN MERKEZİ EHLİBEYT
'BEN İLMİN ŞEHRİYİM ALİ KAPISI DIR'

Yeni sayfanın başlığı

banner28

Murat Çabas - Midelerindeki haram lokma sebebiyle mühürlenen kalpler

 
Yer Kerbela, gün Aşura Günü…
Hz. Peygamber’in vefatının üzerinden daha çok geçmeden, O’nun ümmeti olduğunu iddia edenler, “Allah’ın rızasını kazanmak” ümidiyle(!); O’nun, “Cennet gençlerinin Efendisi” buyurduğu, “oğlum” dediği İmam Hüseyin’i ve yanındaki 71 yarenini şehit etmek üzere, 30 bin kişilik şer ordusuyla etraflarını kuşatmışlardı.
İmam Hüseyin, Yezid’in gönderdiği, Ömer b. Sad komutasındaki Kufe ordusuna defalarca nasihatte bulundu, iki defa da hutbe verdi. Bugünkü yazımda günümüzdeki Ehl-i Beyt düşmanlarına ve “Yezid tarafında olanlara” ve de Kufeli ahlakına sahip olanlara nasihat olsun diye, İmam Hüseyin’in, bu er meydanında saldırmak üzere hazırlanan 30 bin kişilik şer ordusunun karşısına tek başına dikilerek irad ettiği ikinci hutbeyi nakledeceğim.
Hutbesine başlamadan önce düşman kuvvetlerinin susmasını ve Kendisini dinlemesini istedi. Ancak bunu başaramadı. O sırada şöyle buyurdu:
“Yazıklar olsun size! Niçin susup da sözlerimi dinlemiyorsunuz? Halbuki Ben sizi doğru yola çağırıyorum. Kim Bana uyarsa, doğru yolu bulanlardan, Bana isyan eden de helak olanlardan olur. Hepiniz emrime muhalefet ediyor ve sözümü de dinlemiyorsunuz.
Evet, aldığınız haram hediyeler ve karnınızı dolduran haram lokmalardan dolayı Allah-u Teala kalplerinizi mühürlemiştir. Yazıklar olsun size! Susmak ve dinlemek nedir bilmez misiniz?”
 Bu sözler karşısında, ordu içinde, “Niçin susup da sözlerini dinlemiyorsunuz?” diye birbirini kınama başladı. Sükut sağlandı ve İmam Hüseyin (a.s.) sözlerine şöyle devam etti:
“Ey cemaat! Allah sizi helak etsin, kalbinizi kederle doldursun! Şaşkınlık içinde olduğunuz halde, iştiyakla bizi yardımınıza çağırdınız, olumlu cevap verip süratle imdadınıza koştuk. (Ama siz) aleyhimize kılıç çektiniz; ortak düşmanlarınızın çıkardığı fitne ateşini bizim aleyhimize alevlendirdiniz.
Dostlarınızın aleyhine toplanıp, aranızda hiçbir adaleti yaymayan (yararınıza bir adım dahi atmayan) ve kendilerinden ve dünya malından size ulaştıracakları haram bir noktadan ve göz diktiğiniz alçak bir yaşayıştan başka hiçbir şey ummadığınız düşmanlarınıza destek oldunuz.
Birazcık yavaş olun. Yazıklar olsun size! Bizden hiçbir şey vaki olmaksızın ve hiçbir hatalı görüş görülmeksizin horlanıp bizi terk ettiniz.
Kılıçlar kınında, kalpler huzur içerisinde ve reyler sağlam olduğunda çekirge gibi süratle bize yöneldiniz ve sinekler gibi başımıza üşüştünüz.
Yüzünüz kara olsun! Şüphesiz sizler ümmetin tağutu, Kur’an’ı terk eden fasık hiziplerin en son pislikleri, şeytanın balgamı kimselersiniz. Siz Kitabı tahrif eden, Sünneti söndüren, Peygamberin (s.a.v) evlatlarını öldüren, vasilerin neslini kesen, zinazedeleri nesebe ilhak eden, mü’minleri inciten ve Kur’an’ı parçalayan alaycı önderlerin imdadına koşan kimselersiniz.
Sizler şimdi İbn-i Harb’e (Muaviye oğlu yezid’e) ve onlara uyanlara itimat edip bize yardımda bulunmuyorsunuz. Allah’a and olsun ki, yardım etmemek ve hilekarlık sizin en bariz sıfatlarınızdandır; damar ve kökleriniz onun üzerine boy salmış, dal ve gövdeniz onu miras edinmiş, gönülleriniz bu kınanmış adet üzere rüşd etmiş, kalpleriniz bu sıfatlarla dolmuştur.
Siz bağ bekçisinin boğazında kalan veya gasıb bir kimsenin tatlı bir lokması olan habis bir meyve gibisiniz.
Allah’ın laneti, anlaşma kesinleştikten sonra Allah’ı kefil kılmakla birlikte onu bozanların üzerine olsun! Allah’a and olsun ki, sizler işte o kimselersiniz. Bilin ki, zinazede oğlu zinazede (Ubeydullah bin Ziyad) bizi iki şey; kılıç ve zillet arasında bırakmıştır; zillet ise bizden uzaktır.
Ne Allah, ne Peygamberi ve ne de mü’minler bunu kabul ederler ve ne de pak ve tahir olan anneler ve izzet-i nefsi olan kimseler, alçak kimselerin itaatini, kerim kişilerin katligahına tercih etmeyi reva görürler.
Bilin ki, Ben hücceti tamamladım ve size olan inzar görevimi yerine getirdim. Ben aile efradımın azalmasına ve yardımcıların da yardım etmemesine rağmen hedefime doğru yürümekte devam edeceğim.”
İmam (a.s.) bu sırada şu şiiri okudu:
“Eğer düşmanı yenersek, zaten önceden de yeniktiler.
Ama eğer yenilirsek, yine gerçekte yenilmiş biz değiliz.
Biz korkaklık nedir bilmeyiz fakat başımıza bir takım olaylar gelmiş, devlet başkalarının eline geçmiştir.
Bizi alaya almak isteyenlere de ki, ‘Kendinize gelin’. Çünkü bizim uğradığımız şeye onlar da uğrayacakladır.
Ölüm, devesini birisinin kapısından kaldırdığında şüphesiz diğerlerinin kapısına yatıracaktır.”
Daha sonra İmam (a.s.) şöyle buyurdu:
“Bilin, Allah’a and olsun ki, bu savaştan sonra siz ancak süvarinin bineğine bindiği bir süre miktarınca eğlenip durursunuz (arzularınıza ulaşırsınız). Nitekim olaylar, bir değirmenin döndüğü gibi sizi döndürür ve bir eksenin sarsıntısı gibi sizi sarsıp mustarip eder. İşte bu, babam Ali (a.s.)’ın, ceddim Resulüllah (s.a.v.)’den naklettiği bir vasiyettir.”
Ve İmam Hüseyin (a.s.), ellerini göğe kaldırıp, Ömer b. Sa’d’ın ordusuna şöyle beddua etti:
“Allah’ım! Onlara bir damla olsun yağmur yağdırma! Onlara Yusuf’un yılları gibi (zor ve kurak) yıllar yaşat, onlara, Sakifli genci (Muhtar veya Haccac) musallat kıl ki, acı (zillet) kabıyla onları doyursun (onlara kan kustursun) ve onlardan hiçbirisini cezasız bırakmasın; katledenleri katletsin, vuranlarını ise vursun; böylece onlardan Ehl-i Beyt’imin ve sevenlerimin intikamını alsın!
Zira onlar bizi tekzip ettiler (düşmanlar karşısında bize yardımda bulunmadılar). Ey Allah’ım! Sen bizim Rabbimizsin, Sana tevekkül ederiz. Şüphesiz ki, dönüşümüz Sanadır.” (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin, s.552; Maktel-i Harezmi, c.2, s.7,8)
İmam Hüseyin (a.s.) savaşın her an başlayacağı bu ortamda irad ettiği hutbeleri ile ikazlarını yapmış, vazifesini tamamlamıştı. Ve hutbesinde yapmış olduğu bedduaların tamamı şahadetinden sonra zuhur etti.
Allah şefaatlerinden mahrum etmesin.
Allah bizleri Hüseyinlerinin yanında eylesin, Kufeli gibi olmaktan uzak kılsın.
 

YORUM GÖNDER

DIKKAT!

x

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol